İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | border on f. | sınır komşusu olmak | ||
In future, the EU will border on Byelorussia and the Ukraine, as well as Russia. Gelecekte AB, Rusya'nın yanı sıra Beyaz Rusya ve Ukrayna ile de sınır komşusu olacak. More Sentences |
||||
Genel | border on f. | eğiliminde olmak | ||
Genel | border on f. | kaçmak | ||
Genel | border on f. | bitişik olmak | ||
Genel | border on f. | çalmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | border on f. | boyutuna varmak | ||
Öbek Fiiller | border on f. | boyutunda olmak | ||
Öbek Fiiller | border on f. | -e kaçmak | ||
Öbek Fiiller | border on f. | -e yakın olmak | ||
Öbek Fiiller | border on f. | neredeyse (bir şey) olmak | ||
Öbek Fiiller | border on f. | (nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | border on f. | ramak kalmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | border on obsession f. | saplantı boyutuna varmak | ||
Genel | live on the border of f. | 'nın sınırında yaşamak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | border on (something) f. | neredeyse aynı olmak | ||
Öbek Fiiller | border on something f. | dip dibe olmak | ||
Öbek Fiiller | border on something f. | sınırdaş olmak | ||
Öbek Fiiller | border on something f. | kıyısında/sınırında olmak | ||
Öbek Fiiller | border on something f. | neredeyse aynı olmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | border on something f. | bir şeyin sınırında olmak | ||
Politics | ||||
Siyasal | european convention on cross border television i. | avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesi | ||
Siyasal | committee on legal aid in cross-border disputes in civil and commercial matters i. | özel hukuk ve ticaret hukuku konularındaki sınır aşan uyuşmazlıklarda adli yardım komitesi |